11 Kasım 2017 Cumartesi

Kitap Yorumu: Gece Yolu/ Kristin Hannah

Gönderen Unknown 0 yorum

 Kitap Yorumu: Gece Yolu/ Kristin Hannah





Yazar: 


Çevirmen: 


Yayınevi: Pegasus


Sayfa: 496 sayfa


Arka Kapak:



 On sekiz yıldır çocuklarının ihtiyaçlarını her şeyden üstün tutan Jude Farraday'in ikizleri Mia ile Zach zeki ve mutlu birer gençtir. Defalarca evlatlık verilen ve karanlık bir geçmişe sahip olan Lexi kısa sürede Mia'nın en yakın arkadaşı ve bu birbirine bağlı ailenin de bir parçası olur. 




  Jude çocuklarının iyi bir yaşam sürmesi ve tehlikelerden uzak olmaları için her şeyi yapmıştır. Ancak lisedeki son yılları hepsini büyük bir sınavdan geçirir ve sıcak bir yaz gecesi, verilen yanlış bir kararla hepsinin hayatları altüst olur. Farraday ailesi göz açıp kapayıncaya kadar paramparça olacak, Lexi her şeyini kaybedecektir. Sonraki yıllarda, hepsi o gecenin doğurduğu sonuçlarla yüzleşir ve unutmaya çalışır. Ya da affetme cesaretini kendinde bulmaya...



Kitap Yorumum:




Lexi Baill, uyuşturucu bağımlısı olan annesi tarafından terkedildiğinden dolayı koruyucu ailelerde büyümüş, yüreği buruk, yalnız bir genç kız.




Mia Farraday ailesinin gözdesi. Neşeli, eğlenceli, deli dolu biri olmasına rağmen herhangi bir ortama girdiğinde bütün benliğini bir kutuya kapatıp kilitleyen bir genç kız.





Zach Farraday, Mia'nın ikizi. Ailesine bağlı biri, özellikle ikizi Mia'a olan bağlılığı ve sevgisi göz yaşartacak derecede. Aynı zamanda okulun da en popüler çocuğu. Yakışıklılığı ile kızların gönlünde taht kurmuş bir genç.




Ve bu üç gencin yolları Pine Island'da kesişiyor.

Lexi ve Mia tanıştığında arkadaşlıklarının hayatlarını böylesine değiştireceğinden habersizlerdi.




Lexi günler içinde Mia'nın benliğini kilitlediği kutunun anahtarı oluvermiş Mia'nın sahip olduğu güzellikleri ortaya çıkarmıştı. Mia ise Lexi'nin hiçbir zaman sahip olmadığı ailesi olmuştu.

Sıcak bir yaz gecesi'nde bu üç gencin  kaderleri birbirine sonsuza dek bağlanır. Hiçbir şey bu bağı koparamaz artık. Ölüm bile.


Kitap hakkında genel olarak konuşacak olursam; eleştirebileceğim tek şey kitabın sonunun biraz hızlı gerçekleşmesi onun dışında her şey o kadar iyi kurgulanmış ve duygular o kadar güzel aktarılmış ki
kendim bunları yaşıyormuş gibiydim. Bu yüzden bu kitabı okumak benim için zorlu bir süreç oldu. 


Her duyguyu,her düşünceyi okumadım resmen yaşadım
.
Bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Çünkü kitapta kendinizden bir parça bulacaksınız. Bazı duyguların önemini daha iyi kavrayacak, hayatınızda değişikliklere gideceksiniz. O yüzden çok da gecikmeden, bu kitabı okuyun.

Özellikle Now Is Good gibi filmlerden hoşlanıyorsanız, bu kitap tam size göre.
Düşünüyorum da affetmek ne kutsal bir şeymiş. İnsan affedince her şey düzeliyormuş. Ama insan önce kendini affetmeliymiş.

Bir sonraki yorumumda görüşmek üzere, sağlıcaklı kalın ❣️

10 Kasım 2017 Cuma

Film Yorumu: Her Şey (Everything, Everything)

Gönderen Unknown 0 yorum
 

Film Yorumu: Her Şey (Everything, Everything)

Vizyon Tarihi: 11 Ağustos 2017
Tür : Dram, Romantik
Süre: 96 Dak.
Yönetmen: Stella Meghie
Film müziğinin bestecisi: Ludwig Goransson
Uyarlandığı eser: Her Şey
Roman: Nicola Yoon
IMBd: 6,47/10





Nicola Yoon'un 2015 yılı "çok satanlar" listesine girmiş romanından uyarlanan bu filmi izlemeyi düşünmüyordum. Öncelikle romanını okuyup sonra izleyecektim. Ama okunacak kitaplarımdan buna sıra gelmiyordu. Özellikle oyuncular dikkatimi çektiğinden daha fazla dayanamadım ve dün oturup filmi izledim.




Maddy 17 yaşında ve kendisinde AKİY olarak bilinen "ağır kombine immün yetmezlik" var. Yani bağışıklık sistemi çok zayıf, çevredeki en ufak bir virüs bile onun için ölümle sonuçlanabilir.




Bu yüzden doktor olan annesinin kendisi için özel olarak dizayn ettiği özel evde yaşamını sürdürmektedir. Evden asla çıkamadığı gibi, eve de annesi ve hemşiresi Carla dışında kimse girememektedir.




Bu dört duvar arasında, kitaplarlar ve aldığı çevrimiçi derslerle geçiren Maddy’nin hayatı  bir gün yan tarafa  taşınan komşuları sayesinde değişecektir.



Maddy Olly’nin pencereden bakışarak başlattıkları aşk hikayesi çok farklı yerlerde son bulacaktır.




Böyle tatlı sahnelerle harmanlanmış hüzünlü hikayelere bayılıyorum. Yağmurda ıslandıktan sonra yatağıma ve battaniyeme kavuşmuşum hissi veriyor. Sıcak ve samimi hissettiriyor. İşte Her Şey’de böyle bir hikaye.



Oyuncuların birbirleriyle uyumu ve doğal, efor sarfetmeden sergilediği oyunculukları çok hoşuma gitti. Özellikle Amandla’nın (Maddy) masum güzelliği izlenmeye değerdi.
Son olarak filmin sonundaki gerçek beni çok şaşırttı.Ve bir kez daha insanın sevdiği biri için yapamayacağı hiçbir şey olmadığını anladım.






Eğer naif bir aşk hikayesi izlemek istiyorsanız Maddy’nin dünyasına adım atabilirsiniz

Keyifli Seyirler

Bir sonraki yorumda görüşmek üzere.



16 Ekim 2016 Pazar

Kıyamet Sonrası Kitap Yorumu

Gönderen Unknown 0 yorum


Tür: Dystopia, Young Adult, Angels
Orijinal Adı: World After
Sayfa Sayısı: 358
Baskı Yılı: 2014
Çeviri: Belgin Selen Haktanır
Yayınevi: Dex Yayınları

Arka Kapak

Penrynin küçük kız kardeşi Paige kayboldu. İnsanlar korkuyor.Bir annenin kalbi kırık.
Penryn San Francisco sokaklarında kardeşini arıyor. Sokaklar neden bu kadar boş? Herkes nereye kayboldu?

Paige kardeşinin izini sürerken, meleklerin gizli planının merkezini buluyor ve ürkütücü gerçeklerle yüz yüze geliyor.

Raffe kanatlarının peşinde. Onlarsız meleklere katılması imkansız. Tekrar kanatlarını kazanmak ya da Penrynin hayatını kurtarmak arasında kaldığında, hangisini seçecek?

Melekler, insanlar ve canavarların korku dolu hikayesi, Meleğin Düşüşünün ardından, 
Kıyamet Sonrası ile devam ediyor..



Meleğin Düşüşü biter bitmez, odama koşup Kıyamet Sonrası’nı okumaya başladım.O yüzden bu seriye bağlanmam kaçınılmazdı. Çünkü günlerdir aynı karakterle birlikteydim alışmıştım doğrusu tabi serinin son kitabı olan Günlerin Son’u elimde bulunmadığından büyük bir boşluğa düştüm. Bunda Kıyamet Sonrası’nın finalinin beni birçok soruyla başbaşa bırakmasının da katkısı büyük tabi




Kitap Yorumum


Meleğin Düşüşü’nün sonu Yaprak Dökümü’nün finalinden daha hüzünlü bitmişti hatırlarsınız.
Kıyamet Sonrası’nda o hüznü kenara bırakıp monotonluğa geçiş yapıyorsunuz. Kitabın arka kapağından da anlayacağınız üzere Penryn ölmedi, bu bir spoiler değil. 




Penryn, çatlak annesi ve küçük kardeşiyle birlikte yeni bir yolculuğa başlıyorlar. Paige ansızın ortalıktan kaybolunca. Penryn yine yeniden kardeşinin peşine düşüyor ama bu sefer yanında Raphael yok. İşte kitap bu konu üzerinde ilerliyor. Ara kitap olduğu için ne desem spoiler olur gibime geliyor. O yüzden konuya kısaca değinip bırakıyorum. 



Kitabın geneline bakacak olursak;
Kitap ilk kitaba göre daha… ne desem daha az akıcıydı?! Bunda kitapta Raphael’in çok az bir zaman diliminde olmasının etkisi büyük. Kitap Penryn’in ağzından anlatılıyor ve sadece son 60-70 sayfada Raphael dahil oluyor. Hadi ama bu biraz acımasızca. Sayfalar boyunca Raphael’i bekliyorsunuz ve o sadece son sayfalarda oluyor.


 Bakın bir spoiler olabilir ama kitapta şöyle bir sahne var ki... Aman Allahım!



 Kitabın sonunda da şöyle olabilirsiniz; 




Alıntılar






"Bazen paranoyak olmak, gerçekten de hayatınızı kurtarabiliyordu."



"Silinip giden bir rüya gibi karanlıkta gözden kayboldu."




“ Birbirimizi etrafımızdaki karanlıkta pusun arkasında dönüp duran canavarlardan ve ayaklarımızın dibine kadar varan azgın dalgalardan gizleyerek, o ılık koyda öylece tuttuk.”



”Ne yaptığımı düşünmeden boynuna sarıldım.Bir an içi,kafamın karıştığını hissettim ve aklımdan olabilecek en aptal düşünceler geçti.
‘Sakın beni bırakma’ dedi.”



”Yalan söylemeyi düşündüm ama ne faydası olacaktı ki? Hafifçe öksürdüm. ’Ürkünç Ayı’
………
‘Bu kılıcın savaşırken kendisini rakip kılıca tanıtması gerektiğini biliyor musun? Şimdi ‘Ben Ürkünç Ayı, çok eski bir baş melek kılıcı soyundan geliyorum gibi aptalca bir şey söylemek zorunda kalacak.”


”Hepsi öyledir. En sonunda, hepsi bizi terk ederler. Hem de onları ne kadar seversek sevelim ya da ne kadar çok şey yaparsak yapalım. Asla yeteri kadar iyi olamayız. Sen ve ben reddedilenleriz. Terk edilmiş olanlarız.”



”Kollarında olmanın nasıl bir his olduğunu hatırladım.”

Kitaba puanım 3/5


Bir sonraki yorumda görüşmek üzere, mutlu kalın.

8 Eylül 2016 Perşembe

Lola ve Komşu Çocuk Yorumu

Gönderen Unknown 0 yorum



Orijinal Adı: Lola And The Boy Next Door
Yazar: Stephanie Perkins
Çevirmen: Aslı Tümerkan
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 320
Tür: Romantik/Genç Yetişkin

Arka Kapak:
Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar.



Öncelikle kitabın baya reklamı yapılmıştı. Ancak o kadar da ilgimi çekmemişti. Sonra bir gün Asena’nın yorumunu gördüm ve dedim ki almalıyım. Kitabı almam bu şekilde oldu. Ve okumak için çook saçma bir dönem seçip sınav haftama denk getirdim. Ve kitaba akşam saatlerinde bir göz atayım derken başlamış bulundum. Ve ertesi gün fizik sınavım olmasına rağmen bunu umursamayıp kitabı okudum. (annem görmez umarım.) Kitap bittiğinde ise aynen şöyleydim;




Bu kitabı nasıl anlatacağım hakkında bir fikrim yok.Çok farklı bir konusu yok ama yine de farklı hissettiriyor. Böyle çok sevdiğim kitapları anlatırken donup kalıyorum ama sevmediğim kitapları anlatırken susturana helal olsun. ( derin bir nefes) Evet, hazırım yoruma geçebiliriz.

Kitap Yorumu:

Lola Nolan, her gün farklı bir kılığa giren. Modaya değil, kostümlere inanan bir genç kız. Ve ayrıca babalarının onaylamadığı rockçı ve aşırı seksi Max ile sevgili. Hayatında her şey çok güzel gitmese de normal seyrinde ilerliyordu. Ta ki yıllar önce taşınan komşuları tekrar çıkagelene kadar. Lola onları unuttuğunu sanıyordu. Ama unutmadığını onu  tekrar gördüğünde anladı. Hiçbir şey yokmuş gibi davranıp sevgilisi ve ailesiyle normal hayatına devam etmeye çalışsa da işler pek istediği gibi gitmedi. Bir tarafta çok sevdiğini düşündüğü sevgilisi Max, bir yanda yıllar önce büyük bir etki bırakarak gitmiş ve hala unutamadığı Cricket Bell.



Kitap geçmiş zaman ve şimdiki zaman ile anlatılmış. Kitabın en çok eleştiri alan yönü de bu zaten. Anlatımı karışık gelebilir ama bir yere kadar. Bir zaman sonra alışıyorsunuz ve hatta hoşunuza bile gidiyor. Kitap aşırı akıcı. Öyle bir oturuşta bitirilebilebilir. Hele reading slump gibi bir dönem içerisindeyseniz kesinlikle tavsiye edebilirim. Kitaptaki olaylar çok farklı şeyler değil sıradan denebilecek düzeyde. Kitabı farklı kılan sonu da değil. Hatta sonu gayet tahmin edilebilir. Kitabı farklı kılan karakterler. Çok özeller. Tanışmak için can atacağınız türden karakterler. Kitabı bitirdikten sonra çevrenizde bir Cricket arayışına girmeniz oldukça olası bir durum.



Karakterlere Gelirsek;



Lola Nolan; Kitaba başlamadan önce Lola’yı sevmeyeceğimi düşünüyordum. Onun sadece ‘farklı’ olmak için çabaladığını düşünyordum. Ama kesinlikle öyle değil. O bunun için çabalamıyor bile. Sadece hayal gücünün kendisini ele geçirmesine izin vermiş biri.Çok fazla pürüz var hem kendisinde hem hayatında. Ama o bunu umursamıyor. Kusurları onu kusursuz kılıyor. O peruklarıyla, birbirinden bağımsız kıyafetleriyle tam olarak kendi gibi.




Cricket Bell; Cricket fazlasıyla utangaç ve çekingen biri. Ama gelmiş geçmiş en sevimli karakter olabilir.O kadar çok sert, soğuk karakter okudum ki Cricket bende bir nisan yağmuru hissi bıraktı. Taze ve sıcak. Çok nazik ve düşünceli biri. Ayrıca oldukça zeki. Tabi Lola ile birlikteyken biraz saçmalayabiliyor. Ama bu onu daha da sempatik kılıyor. Ne diyeceğim bilemiyorum fangirl duygularım kabardı. Kısa kesiyorum.



Max;  Başlarda çok ısınacağınız karakter. Sonra esas oğlan olmadığını anlıyorsunuz. Ya karakter hakkında ne desem spoiler olur. Klasik rockçı, popüler, seksi, kötü çocuk desem anlatabilmiş olur muyum?




Caliope; Cricket’ın ikiz kız kardeşi. Başarılı olmaya ayarlanmış bir karakter. Sadece fazla kıskanç özellikle Cricket söz konusu olduğunda.

Alıntılar;




Eğer ben yıldızlarsam, Cricket Bell koskoca galaksiler eder.


'Yani ikinci şanslara inanıyor musun?''
''İkinci, üçüncü, dördüncü. Ne gerekiyorsa. Ne kadar zaman gerekiyorsa. Eğer insan doğruysa.''
''Eğer o insan Lola'ysa?''
''Ancak diğer insan Cricket'sa.''




Ay gökyüzünde hareket ediyor. Ayın ışığı Cricket'ın kirpiklerine vuruyor ve karanlıkta tekrar, bir zamanlar kalbimi paramparça etmiş bir erkekle yalnız olduğumu fark ediyorum. Eğer sevgilim olmasaydı beni öpecek bir erkekle. Sevgilim olmasaydı, öpeceğim bir erkekle. Yine de öpmek istediğim bir erkekle.


Bir şeyin pratik olmaması, yaratmaya değer olmadığı anlamına gelmez. Bazen güzellik ve gerçek hayat sihri yeterli.''



''Bazen hata bir olay değil, bir kişidir.''




Ben modaya inanmıyorum. Kostümlere inanıyorum. Hayat her gün aynı insan olmak için fazla kısa.


''Nefret ettiğimiz şeylerden bahsetmek kolay ama bazen bir şeyi tam olarak niye sevdiğimizi açıklamak zor oluyor.''



Evet yorumum bu kadardı. Eğer sizde sihirli peri tozlarına inanıyorsanız, bu hikaye tam sizlik.
Kitaba puanım 5/5

Bir sonraki yorumda görüşmek dileğiyle hoça kalın.
 

KİTAP İKİZİ Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review